Üç Cisim Problemi dizisi çıkalı epey bir zaman oldu ve türe ilgi duyan herkes diziyi izleyip rafa kaldırdı. Ben de bu yılın başlarında serinin kitaplarını okuyan ve büyülenen biri olarak, hazır dizi artık sindirilmişken diziyle kitap arasındaki farklıkları derlemek istedim. Fakat ‘Dune’ yazısında belirtmiş olduğum üzere ben azılı bir F/DÖK üyesiyim ve serinin dizisini izlemeden önce kitabını okumak isteyenlerin olduğu inancına göbekten bağlıyım. Dolayısıyla yazı içerisinde “spoiler” olmamasına büyük bir özen göstereceğim ve sadece diziyi izleyenlerin veya kitabı okuyanların anlayabileceği şekilde farklılıkları belirtmeye çalışacağım.
Bu arada hem diziyi izleyememiş hem de kitaplara başlayamamış ama her ikisi için de merak duygusu içerisinde olanlara önerim diziden önce kitapları (DÖK) okumanız olacaktır. Hatta kitapları okumadan önce Üç Cisim Problemi ve Karanlık Orman yazılarımıza da göz atabilirsiniz.
Karşılaştırmalara geçmeden önce dizinin hangi kitapları kapsadığı ile ilgili ufak bir bilgi vermek gerekiyor çünkü dizi sadece serinin birinci kitabını kapsamıyor. Dizi, 5. bölüm ile birlikte serinin ilk kitabı olan Üç Cisim Problemi’ni bitiyor ve 6. bölüm ile serinin ikinci kitabı olan Karanlık Orman’a başlıyor. Bu durum haliyle dizide bir tempo problemine neden oluyor çünkü dizi 5. bölüme kadar tıpkı kitaplarda olduğu gibi sürekli artan bir tempoda devam ediyor ve müthiş bir final yapıyor. Fakat dizinin 6. bölüm ile ikinci kitaba geçmesiyle doğal olarak olaylar yavaşlıyor. Özellikle 6. bölüm içerisinde yaşananlar serinin üçüncü kitabında çok önemli bir yere sahip olsalar da kitapları okumamış izleyiciler için biraz sıkıcı ve biraz da anlamsız kalıyor.
Bu durumun iyi yapılan bir uyarlamada önce uyarlamanın kaynağını tüketmenin uyarlamadan daha fazla keyif vereceğinin bir gösteri olmasıyla üyesi olduğum grubu ve beni çok memnun ettiğini de itiraf etmeliyim. Her neyse, biz artık konumuza dönelim ve farklılıklar üzerine konuşmaya başlayalım.
Üç Cisim Problemi: Drama-Bilimkurgu vs Bilimkurgu-Drama
Dizinin kitaplardan ayrılan kısımlarına daha derinlemesine girmeden önce daha genel bir farktan başlamak istiyorum. Ki bu fark da dizinin tonu aslında. Dizi, kitaplara göre çok daha fazla drama içeriyor. Hatta diyebilirim ki dizi, bilim kurgudan önce bir drama dizisi. Dizide kitaplardan farklı olarak karakterlerin olaylar karşısında yaşadıkları çöküşler, ahlaki çıkmazlar, korkular veya depresyonlar uzun uzun seyirciye anlatılıyor.
Bu durumu da en net dizinin 5. bölümünde ve sonrasında hissediyoruz. Dizinin 5. bölümü olan “Judgement Day” bölümündeki gemi olayları (olayın kendisi de kitaba göre çok daha fazla dramatize edilmiş) dizideki karakterlerimizi derinden etkilerken kitapta; “yapılması gerekiyordu, yapıldı” olarak işleniyor ve ahlaki çözümle yapılarak drama yaratılmıyor.Haliyle karakterimiz de bu olay üzerine bir çöküşe girmiyor. Zaten sonrasında yaşanan “böcek” olayı o kadar büyük ki geriye kalan her şeyi de gölgede bırakıyor.
Sonuç olarak dizi drama ağırlıklı bir bilim kurgu dizisi olarak tarif edilebiliyorken kitap serisi saf bir bilim kurgu serisi olarak tarif ediliyor.
Bilimin ve Bilim Kurgunun Anlatımı
Üç Cisim Problemi serisi için; “bilim dili ağır ve anlaşılmaz” gibi yorumları mutlaka duymuşsunuzdur ve belki de bu yorumlar sebebi ile tıpkı benim gibi seriden çekinmiş bile olabilirsiniz. Fakat seriyi tamamlamış biri olarak bu yorumların abartılmış olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Evet, serinin içerisinde teorik fizik, kuantum fiziği veya astrofizik gibi zihin yakan bilimsel unsurlar bulunuyor. Fakat yazar bunları anlayabilmemiz için çok güzel örneklendiriyor. Mesela yazar, fizik kurallarının bozulmasını bilardo örneği üzerinden okura çok rahat ve kolay bir şekilde aktarabiliyor.
Dizide ise fizik kurallarının bozulması parçacık hızlandırıcısının görselleştirilmesi üzerinden kısaca ve biraz da hızlıca anlatılıyor. Aynı durum olan üç cisim probleminin tanımı ve “sofon” için de geçerli oluyor. Serinin birinci kitabı üç cisim problemini okura, dizide gördüğümüz VR teknolojisi ile tek tek vaka analizleri yaptırarak yavaş yavaş ve basitçe anlatıyor. Böylece hem bilimin nasıl yapıldığı ve nasıl ilerlediği ile ilgili bilgi almış olurken hem de kendimizi bu konular üzerine heyecan duyarken buluyoruz. İşte dizi de tam olarak burada eksik kalıyor. Dizi, bilim üzerinde kitap kadar heyecan yaratamıyor.
Sofon konusunda ise, dizinin görsellik gibi çok büyük bir avantajı bulunuyor. Kitapta kuantum fiziğinin sınırlarının zorlandığı kısımlar dizide görsel bir anlatım ile kolayca aktarılabiliyor. Tabi ki dizide bu kısımlar kitaptaki kadar derinlikli anlatılmıyor. Fakat bu kısımlar biraz daha meraklısına olan kısımlar, yani benim gibi standart bir bilim kurgu okuruysanız hem kitaptaki hem dizindeki anlatımdan keyif alabilirsiniz.
Karakter Değişimleri, Birleşimleri
Geldik en fazla farklılığın olduğu konuya… Dizi, uzun bir süreye yayılan (şimdilik 400 yıl diyelim) kitap serisini tek bir çatı altında toplamak ve drama fonksiyonlarını da arttırmak adına olmayan karakter yaratıyor, karakterlerin rolünü azaltıyor veya arttırıyor ve karakterleri, çok olmasa da değiştiriyor. Dizide neredeyse tüm karakterde saydığımız değişimler veya irili ufaklı başka değişimler bulunuyor. Ama en göze çarpan değişimler ana karakterler üzerinden karşımıza çıkıyor.
1.Oxford Beşlisi
Dizide Oxford beşlisi olarak geçen arkadaş grubu kitapta bulunmuyor. Birinci kitap sadece dizideki nano iplikçi abla etrafında ilerliyor. Grubun diğer 3 kişisi de aslında ikinci kitap olan Karanlık Orman karakterlerinden oluşuyor ve bu karakterlerden sadece hasta olan ile merdiven projesi sahibi birbirlerini tanıyor. Bu üç kişi içerisinde bulunan ve dizide sürekli “en zekileri sensin” denilen siyahi arkadaş da aslında ikinci kitap için çok önemli bir karakter olmasına rağmen birinci kitapta yeri olmadığından dizide son bölüme kadar hiçbir şey yapmıyor ve dizi içerisinde biraz eğreti duruyor.
Nano iplikçi, hasta, merdiven projeci ve zeki siyahi ile Oxford beşlisinin dört kişisini oluşturmuş oluyoruz. İşte beşinci karakterimiz de dizinin dramatize edilme çabası içerisinde tamamen uydurma bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Neyse ki dizide uydurma olan bu karaktere “para” dışında herhangi bir şey yüklenmiyor da EOS (eserlerin orijinaline saygı) üyeleri sokaklara dökülmüyor. Karakter üstümüzden bir kuş geçer gibi geçip gidiyor.
2. Da Shi ve Wade
Da Shi dizide huysuz, pratik, zeki ve kimseden çekinmesi olmayan bir dedektif olarak karışımıza çıkıyor ve bu yönleriyle kitapla birebir benzerlik gösteriyor. Üç Cisim Problemi kitabıyla tek farkı ise; dizide kitaplara göre daha az bir rol oynuyor olması ve dizide Wade’e çalışıyorken kitaplarda bir komite için çalışıyor olması.
Wade karakteri içinse durum tam tersi çünkü Wade birinci kitapta bulunmuyor. Karakter ikinci kitapta merdiven projesinin başı olarak karşımıza çıkıyor. Dizide ise ilk bölümden itibaren aktif olarak bulunuyor. Sonuç olarak Wade karakteri kitaplardan farklı olarak dizide daha fazla rol üstlenmiş oluyor.
3. Evans ve Ye Wenjie
Son olarak olayları başlatan ve devam ettiren, her şeyin sorumlusu karakterlere geldik, ki bana kalırsa dizide yapılan en büyük değişikliler de bu karakterlerin özelinde yapılıyor. Bu değişiklikler karakterleri kıracak bir seviyede yapılmıyor ama EOS üyelerinde ufak bir rahatsız oluşturmaktan da geri kalmıyorlar. (Bu kısımlar spoiler hassasiyeti yüksek olan okurlar için belki sıkıntı yaratabilir. Bu yüzden karakterlerin, yüzeysel de olsa, kişiliklerine değindiğimiz bu kısımları atlamanızı tavsiye ederim.)
Dizide Evans karakteri ile tanışmamız aslında kitap ile birebir aynı olarak gerçekleşiyor. Fakat karakterin dizide yansıtılan duruşu kitap ile bayağı bir farklılık gösteriyor. Kitapta Evans temelde insanlıktan ve insanlığın dünyaya yaptıklarından nefret ediyor ve San-Ti’lerin insanlığın sonu olmasını istiyor. Ama dizide San-Ti’lere daha çok kurtarıcı gözüyle bakıyor.
Aynı durum tersten Ye Wenjie için de geçerli fakat Evans’ın pozisyonundan biraz daha karışık çünkü kitapta Ye Wenjie, başlarda Evans gibi bir düşüncede olsa da sonradan kararsız kalıyor. Öyle ki kitapta bu durum yüzünden Evans ile birlikte kurdukları “San-Ti’ye gönül verenler” örgütü içerisinde zamanla ikilik oluşturuyor. Dizide ise Ye Wenjie tıpkı Evans gibi San-Ti’lere kurtarıcı olarak bakıyor ve “böcek” olayı ile de büyük bir çöküş yaşıyor.
Bu noktaya kadar tüm değişikliklerin neden yapıldığını veya gerekliliğini az çok kafamda bir yerlere koyabiliyor ve anlayabiliyorum. Ama bu değişikliğin Ye Wenjie karakterini küçülttüğünü düşünüyor ve bu iki karakterde, karakterlerin temelini yıkmasa da sarsan bu değişiklikleri pek anlayamıyorum açıkçası.
Dizi başaralı bir uyarlama mı?
Evet, dizi bence başaralı bir uyarlama. Dizi yukarıda bahsettiğimiz değişiklikleri yaparken esere saygı duyuyor ve eserin temeline (Ye Wenjie….)dokunmuyor. Ayrıca dizi yapımcılarının diziye eklediği ufak tefek “gizli göndermeler(easter egg)” de seriyi okuyanlar için diziyi daha bir keyfili hale getiriyor. (Örneğin; Karanlık Orman kitabındaki karınca gibi.)
Serinin yapımcıları Taht Oyunları (Game of Thrones) dizisinin kitaplarının bulunduğu sezonlarda müthiş bir iş çıkarttıkları için ve Üç Cisim Problemi de bitmiş bir seri olduğu için dizinin ilerleyen sezonlarında muazzam işler göreceğimizi düşünüyorum. Ayrıca kitaplardaki olayların büyüklüğünün artış miktarını düşündüğümde (İlk kitaba x dersek, ikicisi 2x, üçüncüsü 10x) şimdiden gelecek sezonlar için de heyecanlanmadan duramıyorum.
Herkese iyi okumalar ve iyi seyirler dilerim.